Borcun rengi “sarı”

Teşhis: Borcun rengi “sarı.” Peki reçetede ne var?

Borcun Rengi...

Bu hafta halk oylamasının sonuçları Türkiye için yeni bir sayfa açıyor.  Üzerinde o kadar çok politik yorum yapıldı ki, bir cümle daha eklemeye hiç niyetim yok.  Siyasetçi ve millet bu sonuçları gereği gibi değerlendirecektir.  Kazanan Türkiye olacaktır.  Gözlemim o ki, milletin yok sayılması politikada başarı getirmiyor.  Bunu tekrar tekrar deneyimliyoruz.  Bu durum artan bir şiddetle dünyada dalga dalga yayılıyor.  Zira, geçmişin alışkanlıklarından farklılaşan çok daha dinamik bir dünya düzenine geçtik. 

Hızlanan bir dünyadayız.  Hızlı hareket etmek ve kitlesel mesajları anlaşılır bir dille anlatabilmek büyük fark yaratıyor.  Duygular daha önplana çıkıyor.  Heyecan veren liderlerin bir tık daha önde oldukları seçimler yaşadık.   Anket şirketlerini boş verin.  Siz kendinizi samimiyetle dinleyin.  Şöyle bir sorum var.  Bir saat vaktiniz var.  Bu süreyi bir siyasi parti lideri ile kahve içerek ve sohbet ederek geçireceksiniz.  Varsayın ki bu bir zorunluluk.  Kesinlikle kime oy vereceğinizi sormuyorum.   Bu bir saati kiminle sohbet ederek geçirmek isteyeceğinizi samimi olarak düşünün.  Zira, paylaşım ekonomisinin hareket ve heyecan üzerine inşa olan bir dinamiği var.  Kiminle kahve içmek istersiniz? 

Referandum neticelendiyse ve seçimlere normal sürede ikibuçuk sene kaldıysa sırasıyla siyasilerin, işdünyasının ve bizlerin odaklanması gereken bir ekonomi gerçeği çok kafamı kurcalıyor.  Acaba bir borç krizine girecek miyiz?  Yoksa sürdürülebilir bir büyümeyi finanse edecek gücümüz kuvvetimiz yerinde mi?  Zor bir soru.  Bu soruyu samimi bir uyarıcı olarak değerlendirin.  Gelecek günlerde gündeme taşınacak ve üzerinde çok tartışılacaktır.  Bu satırlarda, memleket meselelerine çare bulacak gücümüz yok ancak, bireysel olarak cüzdanımıza dokunan para durumuna çaremiz çok.  Şu cüzdanı bir açalım…

Borcum var!

Gazeteyi açıyorum manşetlerde “işsizlik artıyor.” Çarşı pazarı geziyorum, alım gücümün gerilediğini görüyorum.  Eş dost keyifle sohbet etmeyi özler olduk.  Geçen senenin cirolarını arıyoruz. Kiracı evden çıkacağını söyledi.  Evi satsak değerinin altına bir fiyat konuşuyorlar.  Neler oluyor?  Ne kadar endişelenmeliyim?  

Mahalleden eve doğru yürüyelim. 

Ocak ayı rakamları ile, tarım dışı işsizlik yüzde onbeş, genç işsizlik rakamları yüzde yirmibeş seviyelerine tırmandı.  Enflasyon çift hanelerde.  Bu sene, milli gelir yüzde iki, üç arasında büyüme gösterecek gibi duruyor.   Bütçe açıklarında artış var.  Tüm bunlara ek olarak dünyada bol para döneminin sonuna geldiğimize yönelik çok kuvvetli sinyaller alınıyor.  Bu görünüme bakarak endişelenmekte haklıyız.  Endişe normal, korkuya yer yok…  Neden? 

5 9

Hiçbir kriz davul zurna ile gelmedi.  Ekonomi krizi değil ama bir yavaşlama döneminden geçiyoruz.  Bu sene içinde bir erken seçim öngörmüyorum.  O halde, hükümet tüm enerjisini ekonomi politikaları üzerine koyacaktır.  Bu bize bir toparlanma getirir. 

6 9

Evet bir borç meselemiz var! Türkiye’de şirket finansmanı büyük ölçüde borçlanma ile sağlanıyor. Özkaynak az ve sermayeye erişim yolları yeterince akışkan değil. Büyüme getirecek yatırımlara kaynak ağırlıklı olarak borçlanmak suretiyle sağlanıyor. Borcumuz şişkin! Yine de çevrilemez bir büyüklükten söz etmiyoruz. Borçlulukta bir krizin kapısında değil, ama“sarı” ışıktayız.

7 9

Evde de benzer bir durum var. İstek ve ihtiyaçlar çok ama cüzdana giren para endişe veriyor.

Teşhis: Borcun rengi “sarı.”

Bu sene için bünyenin kaldıramayacağı bir borçlanma bizi çok yorar.  Ayaklarınıza ağırlık bağlayarak koşmayı deneyin.  Çok zor.  Bilhakis iyi koşmak için bizim biraz da kilo vermemiz gerekecek.   

Reçete: Mümkünse “ilave” borçlanmaktan kaçının.

Cüzdandaki nakdin kıymetini bilin. Malın mülkün değerine değil ederine bakın. Sağlık, eğitim ve barınma ihtiyaçları dışında kişisel finansal durumunuz elverişli olsa bile borçlanmak için iki kere düşünün. Düşünürken bu yazıyı tekrar okuyun, aylık gelir ve giderlerinizi yazın. Açık var mı? Varsa harcamalara dikkat edin. Bazı harcamaları ertelemek bünyeye iyi gelebilir. Hatta kredi faizi ödemeleri “çok” yüksek bir aylık gider yaratıyorsa, borcu kapatmak yada azaltmak için varlıklarınıza bakın. Satmak mümkünse satın. Borç yiğidin kamçısıdır derler. Bizim yiğitler hafiften sarılık oldu. Bir de ilave borç taşıtmayalım. Biraz dinlenince birşeyleri kalmaz. Çok şükür bünye kuvvetli…

Yorumlar
Kalan Karakter 800