Sade yaşamak: Az ve öz

Burçin Mavituna bu yazısında sade yaşamla ilgili bir kitabı sizlere anlatıyor ve kendi deneyimlerini sizlerle paylaşıyor...

Sade yaşamak 2017’de bir trend olmaya doğru gidiyor.  Londra’da kitapçıları dolaşıyorum.  En çok satanlar listelerinde çok sayıda “minimalist yaşantı” üzerine basılmış kitapla karşılaşınca heyecanlanıyorum.  Minimalist bir yaşantı üzerine ilk makalemi aralık ayında blog yazımda “Sade’ce” diyerek paylaşmıştım.  Dileyen okuyucular bu yazıya www.ortakolzenginol.com üzerinden ulaşabilirler.  Hala canlı ve gördüğüm kadarıyla taze olarak yerinde duruyor.

Kitap raflarında çok sayıda yeni yazılmış sadelik kitapları arasından Ben raftan Fumio Sasaki’nin yazdığı “Goodbye, things” isimli kitabı seçtim.  Sasaki 30 yaşlarında Tokyo’da küçük bir stüdyo dairede 3 gömlek, dört pantolon ve dört çift çoraptan fazlası ile yaşamamaya gayret eden ekstra minimalist yaşantı deneyimleyen bir yazar. 

Hikayesi şöyle;
Hikayesi şöyle;

Sasaki eşyaları ve sahip oldukları ile kalabalık bir hayat sürerken, hiçbir eşyasını atamadığını farkediyor.  Herşeyin sürekli üst üste biriktiği bir on yıl sonunda hayatının ileriye doğru gitmekte zorlandığını düşünüyor.  Tam bu noktada minimalist bir yaşantıyı keşfediyor – sahip olduklarını minimun seviyeye indirecek olan bir yolculuk.  Eşyalarına veda ediyor ama bu süreçte kendinin de nasıl büyük bir değişim yaşadığını anlatan bu kitabı yazıyor.

Bu kadar ekstrem bir minimalist olmak benim amacım değil.  Ancak, tüm sahip olduklarımız ile “yaşamaya çalışmak” üzerinde aşırı kilolarla bir maraton bitirmeye çalışan koşucu olmak gibi görünüyor.  İlk kilometrelerde sorun olmaz ama o bitiş çizgisine giden yolda hayat çekilmez olabilir.

Hayatı sadeleştirmek
Hayatı sadeleştirmek

Aralık ayından bu yana hayatımızı sadeleştirmek üzerine ailem ile beraber kendi deneyimimizi yaşıyoruz.     

Yaşadıklarımız neticesinde, yaşantı küçültmenin çok zor bir süreç olduğu ile yüzleştim.  Sahip olduklarınız adeta size sahip olmuş durumdalar.  Siz kendinizi o yükü taşımaya alıştırıyorsunuz ve normalinizin bu olduğuna inanıyorsunuz.  İhtiyaçlar artıyor, eşyalar artıyor, bakımı zorlaşıyor, yığıntılar başlıyor, dolaplar yetmez oluyor.  Eve kutular giriyor, kutular doluyor taşıyor.  Birçok eşyanız o kutuların içinde görünmez oluyor.  Ev yetmemeye başlıyor. 

Bizde de aynen böyle oldu.  Genişleyen bu hayat bir noktada kontrolü kaybetmemize yol açtı.  O noktada bir bıkkınlık geliyor.  Genelde evde olan bitenle pek ilgilenmemeye ve kendinize kaçış planları yapmaya başlıyorsunuz.  Evdeki hayat kutularda devam ediyor.  Biz bu kutuları taşıyarak maraton koşmaya çalışıyoruz. 

5 ay geçti.  Geldiğimiz nokta çok ilginç.  Eşyalardan kurtulmak öyle kitaplarda yazdığı gibi kolay bir mesele değil.  Biz önce bu gerçekle yüzleştik.  Zaten mesele eşya değil.  Bu yolculukta hedefte olması gereken tüm sahip olduklarımız.  Fazladan bir kredi kartının veya banka hesabının bile varlığını tartışabilirim.  Yatırım olsun diye aldığınız ve hala kredi taksidini ödemeye çalıştığınız o daireye gerçekten ihtiyacınız var mı? 

Birkaç deneyimimi hızlıca paylaşmak istiyorum.
Birkaç deneyimimi hızlıca paylaşmak istiyorum.

1)          Sade’ce yaşamak bir yolculuk.  Başlaması çok zor.  Yığıntılar arasında yaşamaya alışmış bendeniz ilk sadeleşme deneyimimde müthiş sınıfta kaldım.  Zira, azaltmak için reflekslerim çalışmıyor.  Bu kaslarımı yeniden harekete geçirecek bir beceri kazanmam gerekti.  Hala bu süreçteyim.  Ama, ilerliyorum.  Vazgeçmek hissi çok ağır basıyor.  Biraz zamana yayın ama pes etmeyin derim.   

2)          Birşeylerden vazgeçtiğimde aslında kaybettiğimdem daha fazlasını kazanmaya başladığımı hissettim.  Bu çok güzel bir duygu. 

3)          Azaltmak gerçekten çok zor bir süreç olarak başladı ama imkansız değildi.  Bir süre sonra – benim deneyimim ile 5 ay sürdü – daha çok benimsiyorsunuz.  Bu işi yapmaya niyet etmek en önemlisi oldu. 

4)          Gelecek on yılların “paylaşım ekonomisi” sınırlarına kayacağını aklımızın bir köşesine yazalım.  Yeni ekonomi düzeninde sahip olmak yerine adil kullanmak öne çıkacak.  Özellikle şehirlerde, günlük yaşantımız içinde daha hızlı hareket etmek ihtiyacındayız.  Aşırı yük ile hızlanmak kolay değil.  Bu nedenle, paylaşım ekonomisi sınırlarında minimalist akımların etkisini her geçen gün daha fazla hissedeceğiz.  Benim başlangıç noktam burası oldu. 

5)          Bu azaltmak işinin tek bir doğrusu yok.  Formülü yok.  Bu bir tercih ve biz tamamen bana ve aileme ait bir başlangıç yaptık ve öyle ilerliyoruz.  Sadece aklımızdan daha az ile yaşayamayız algısı söküp attık.  Bunu ilk adımı olarak evimizi küçültmeye karar verdik.  Bu da bize zorunlu bir küçülme durumu getirdi.  Kaçış bitti.  İlk adımı attık.  Kutular açılmaya başladıkça, hayatımızı nasıl bir yığıntı haline getirdiğimiz ile yüzleştik.

Hala yapacak çok işimiz var.  Doğrusunu söylemek gerekirse, henüz azaltmanın çok olumlu bir etksini hissetmiyorum.  Yaşantımda öyle çok büyük bir değişim filan olmadı.  Henüz bir mucize gerçekleşmedi.  Hatta küçülmek hissine hala direnen bir bünyem var.  Zorlanıyorum.    

Fakat şu oluyor.  Azalttıkça artan bir zihin gücü deneyimliyorum.  Sanırım bunu sağlayan bir özgüven artışı yaşıyor olmamdır. Henüz, az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ama bir arpa boyu yol gittik.  Bir iki ay daha geçsin bakalım neler olacak?       

Fumio Sasaki güzel yazmış.  Yakında Türkçe’ye çevirirler diye tahmin ediyorum.  Tavsiye ederim.   

 

Yorumlar
Kalan Karakter 800
Neso Can
Hepimiz dünya adını verdiğimiz gezegende birer yolcuyuz. Ölümden kaçış yok. Her an öteki aleme gidebilirmiş gibi yaşayabilmek ve halk arasında dediğimiz gibi gözü arkada kalmadan göçebilmek için minimalist hayat müthiş bir first step. Yazınız için çok teşekkürler.
Ilknur Şahingöz
Bende sadelesmeye başladım, inanın hafiflediğimi farkettim... onlar bize yükten baska bisi degil ... kıyafetlerimi dağıttım ihtiyacı olan tanıdıklara oyle çok seyim yoktu ama yeni idi sadece gereksizdi dolabımda simdi daha sade giyiniyor daha çabuk karar veriyor ihtiyacım olanları daha iyi farkediyor ve kendimi daha özgür hissediyorum ve aldıklarımi birbiri ile daha uyumlu ,az kıyafetle daha çok kombin yapabiliyorum bu müthiş bisi istediğim an yolculuk yapabilirim hissi veriyor cunki yük etmem gereken uydurmaya çalıştığım bir sürü kıyafetim yok...